Pages - Menu

5 Temmuz 2017

Yol kenarlarında doğayla uyumlu ağaçlandırma


Ankara- Karabük ve Bartın-Ankara şehirlerarası otobüs yolculuğu yaparken yol kenarlarındaki ağaçlandırma faaliyetlerinde doğal çiçeklerin yayılış alanlarının gözetilmediği, istilacı yabancı türlerin kullanıldığı, ekosistemleri tahrip edebilecek düzeye taşınmış ağaçlandırma çalışmalarının olduğunu gözlemledim. 

Özellikle şehirlerarası yollar tarım alanları, dere boyları ve doğal orman alanlarını keserek ilerlediğinden bu yolların kenarlarında yürütülen ağaçlandırma çalışmalarının bölünmüş ekosistemlerle bir bütün oluşturması ve doğaya zarar verecek eylemlerden kaçınılması gerekir. Bunların en başında yol kenarlarında bulunan düzlükler geliyor. Böyle alanların parelelinde de genellikle tarım arazileri yer alabiliyor. Bu alanlar herhangi bir erozyona veya çölleşmeye maruz olmadığı halde bu alanlara sıklıkla sedir ve karaçam gibi ibreli türlerle ağaçlandırma yapılmış. Bu şekilde 1 km uzunluğunda 2 m genişliğinde doğal bir düzlük alan yaklaşık 500'den fazla doğal çiçek çeşitliliği barındırabilir. Henüz sedirler ve çamlar çok küçük fidan olduğundan doğal çiçekler zarar görmemiş harika doğal peyzaj oluşturmuşlar. Doğal çiçeklerden oluşan biyolojik çeşitlilik arılar ve diğer böcek dengesi ile birlikte hem zararlı böcek kontrolünde hem de tozlaşmada fayda sağlayacaktır. Tarımsal ürünlerin kalitesinin artmasında tozlaşmanın önemi çok büyüktür. Arıcılık için de doğal çiçekler gereklidir. Ağaçlar büyüdüğünde doğal çiçekler yok olacak ve tür çeşitliliği azalarak fırsatçı ve istilacı türlerin ekosistemlerde yayılması kolaylaşacaktır. Bunun örnekleri bu ağaçlandırma alanlarının bazılarında görülmektedir.

Bir diğer önemli konu da ağaçlandırmada tür seçimidir. Genellikle hızlı büyüyen, dayanıklı ve yayılıcı türler seçilmektedir. Ancak bunların arasında bölgenin doğal vejetasyonunda yeri olmayan istilacı yabancı türlerin ağaçlandırmada seçildiği görülmektedir. Hatta bazı alanların bütünüyle yayılıcı ardıç, sarmaşık gibi yer örtücü bitkilerle kaplanması yoluyla tür çeşitliliğinin önemli düzeyde yok edildiği çok açık farkedilmektedir.

Uygulamalar, şehirlerarası yol kenarlarında yapılan bu bitkilendirme faaliyetlerinin belirli bir düzenlemeye tabi olmadığı fikrini vermektedir. Şehirlerarası yol kenarlarının ağaçlandırılması ve bitkilendirilmesinde orta refüjler de dikkate alınarak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Böyle bir düzenlemede öncelikli olarak aşağıdaki hususlara da yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

1- Doğal çiçek kuşaklarının belirlenmesi ve bu alanlarda ağaçlandırma faaliyetlerinde bulunulmaması, özellikle tarım alanlarının çevresindeki doğal çiçeklerin korunması, 
2- Ailanhus altissima (Kokarağaç, Aylantus) gibi istilacı yabancı türlerin bir listesi çıkarılarak yol kenarı ağaçlandırılmalarında kullanılmasının yasaklanması,
3- Ağaçlandırma çalışmalarında bölgenin ekosistem bütünlüğüne uygun ağaçların ve yöntemlerin besimsenmesi,
4-  Mümkün olan yerlerde doğal çiçeklerin de büyüme ve yayılmasına imkan verecek yaprağını döken ağaç türlerinin kullanılması ve ağaçlandırma sıklığının da yine alttaki bitki örtüsünü yok etmeyecek şekilde belirlenmesi. 

İklim değişikliği Ülkemizde kuraklık, su kıtlığı ve böcek istilaları gibi önemli çevresel sorunlar meydana getirecektir. Bu sorunlarla başa çıkabilmek ve iklim değişikliğine adaptasyon sağlayabilmek ancak doğa ile bütünleşerek ve doğal sistemleri iyi tanıyıp onu en iyi şekilde taklit edebilme becerimizle mümkün olacaktır. Ekosistemlerin dengelerini gözetelim. Çevresel konulara doğa eksenli çözümler sunalım.            

14 Haziran 2017

Doğa ve iklim dostu refüj ağaçlandırması

Genellikle şehiriçi yolculuk yaparken yol kenarları ve refüjlerdeki bitkilendirme çalışmalarını ve atılan çöpleri takip ederim. Özellikle dikilen boylu fidanları ve onların gelişimlerini gözlemlemeyi seviyorum. Ayrıca yine yol kenarlarına ve refüjlere sıkı aralıklarla dikilen yayılıcı ardıç ve çalıların durumları da beni yakından ilgilendiriyor. Bu konuda yaklaşık 10 yıldır Konya yolu üzeri, Taurus AVM'den Gölbaşı'na giden yolun Haymana yol ayrımına kadar olan 10 km'lik refüj ağaçlandırma çalışmalarını iş yerine gidiş-geliş güzergahım olduğu için daha yakından izleme fırsatı buluyorum. 

Bu yol boyunca her yıl yaklaşık 5m boyunda boylu fidan dikimi ve altlarına da yayılıcı ardıç dikme çalışmaları yapılıyor.

26 Mayıs 2017

Düşün.Ye.Koru

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün 2013 yılı teması gıda israfının çevre üzerine olan olumsuz etkilerine odaklanmıştır. Bu kampanya kapsamında Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı dikkat çekici rakamlara bir göz atalım.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl dünyada 1.3 milyar ton gıdanın israf edildiğini, aynı zamanda her 7 kişiden birinin akşam yatağına aç yattığını ve her gün 5 yaşın altında 20.000’den fazla çocuğun açlıktan öldüğünü kaydetmektedir.

Yeşil Ekonomi: Sizi kapsıyor mu?

Bu yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün teması Yeşil Ekonomi. Aslında çevre ile ilgili önemli birçok organizasyonun da en öncelikli konularından biri. Neden ve nereden çıktı Yeşil Ekonomi? Yeryüzü için bir çıkış noktası olabilir mi?

Yeşil ekonomi, 2007 yılında başlayan ve yankıları hala devam eden küresel mali krizin alışılagelen ekonomik büyüme yollarının ortaya çıkardığı sorunlardan ders alınarak aşılması için alternatif ve daha sürdürülebilir yeni bir ekonomik büyüme önerisi olarak ortaya çıkmıştır.

Bilim ışığında 50 yıl

Yayın hayatına 1966 yılında başlayan ve ülkemizin çevre konularında en eski süreli yayını olan Tabiat ve İnsan dergimiz 50 yıldır çok sayıda bilim insanı, araştırmacı ve uzmanımızın doğanın korunması ile alakalı güncel çevre sorunlarını ele aldıkları makalelerine yer vermektedir. Çevresel sorunların şeffaf bir şekilde ortaya konularak kamuya duyurulması, bu sorunların hem bilim camiasında hem de karar verenler arasında tartışılması ile sorunların çözümüne ışık tutulması bilimsel araştırmalardan elde edilen bilgi kadar önem taşımaktadır.

Sağlıklı gıda için sağlıklı toprak

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) girişimiyle 2015 yılı Uluslararası Toprak Yılı ilan edildi.
Toprak, yenilenebilir olmayan ve oldukça karmaşık bir yapıya sahip doğal kaynağımızdır. Toprak içindeki mineraller, organik materyaller, bakteriler, mantarlar ve solucanlar gibi canlılarla yaşayan bir sistemdir. Bilim insanları sadece Avrupa’da 10.000’den fazla farklı toprak çeşidi belirlemiştir. Yediğimiz besinlerimizin %95’i toprağın varlığına ve onun sağlıklı bir yapıda olmasına bağlı olarak üretilmektedir.

İklim değişikliğine uyum

İklimlerin değişikliği konusundaki algımızın her geçen gün karşılaştığımız çevre sorunları ile birlikte arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bununla birlikte gelecekte karşımıza çıkabileceği muhtemel iklim değişikliği sorunları ile halkımızın ve doğamızın baş edebileceği eylemlerin ve önlemlerin yeterli seviyede olduğunu söylemek mümkün değil.

Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile imtihanı

Bilimsel çalışmalar yeryüzündeki küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutamazsak dünyada yıkıcı çevresel felaketler sonucunda açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalacağımızı ön görüyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21. Taraflar Konferansı’nda 30 Kasım - 11 Aralık 2015 tarihleri arasında Fransa'nın Paris kentinde 195 ülkenin devlet başkanları ve Avrupa Birliği’nin temsilcileri bir araya gelerek küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında, mümkünse 1,5 derece civarında tutulması için çaba gösterecekleri konusunda anlaşmaya vardılar.

Yeşil 2012

Maya takvimi bu yıl kıyametin kopacağına işaret etse de 2012 yılı yeryüzü kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi için hararetli tartışmaların yapılacağı, dünyamızın korunması için ülkelerin en üst seviyede temsilcileri ile kararların alınacağı, ulaşılamayan hedeflerin yerine yeni hedeflerin konulacağı, stratejilerin belirleneceği ve yeni kalkınma modellerinin önerileceği bir yıl olacak.

25 Mayıs 2017

Sağlıklı ekosistemler ve biyolojik çeşitliliğimiz gıdamızın garantisidir

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 16 Ekim Dünya Gıda Günü olarak ilan edilmiştir. Artan insan nüfusu ve bu nüfusun ortaya çıkardığı çevresel sorunlar gelecekte gıda ile ilgili de büyük sorunlar yaşanacağını gösteriyor. Dünyamızın birçok yerinde açlıkla mücadele eden toplumlar bulunuyor. Yeryüzü kaynaklarının adil ve eşit kullanılmaması nedeniyle dünya nüfusunun yaklaşık 1 milyarı halen yetersiz beslenmeyle karşı karşıya.

Kadim dostlar: Anıt Ağaçlar

Koca Katran Fotoğraf: Tamer Albayrak
Hani görmüş geçirmiş derler ya…Bizans, Selçuklu, Osmanlı İmparatorluklarının kuruluşuna şahit olmuş, İstanbul’un Fethi’ni görmüş, dünya savaşlarına üzülmüş, Çanakkale’de bir destanı izlemiş, bir ulusun kurtuluşuna sevinmiş, Cumhuriyetimizin kuruluşuna tanıklık etmiş ve daha nice geçmiş tarihsel olayın gözlemcisi, çok eski zamanlardan gelen dostlar onlar. Anıt Ağaçlar.

Dünyayı temizleyelim

Soğuksu Milli Parkında temizlik etkinliğimiz
Bizim yerimiz... Bizim gezegenimiz....Bizim sorumluluğumuz…

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından desteklenen Dünyayı Temizleyelim Kampanyası her yıl Eylül ayının 3’üncü hafta sonu kirlettiğimiz yeryüzünü temizlemek için belirlenen bir alanda gönüllülerle yapılan çöp toplama etkinliğidir. Bu etkinliğe her yıl 130 ülkeden 35 milyon gönüllü katılmaktadır.

Ormanlar: Doğa hizmetinizde

Sümala Manastırı, Trabzon
Ekosistemler bitkiler, hayvanlar, mantarlar, mikroorganizmalar gibi milyonlarca türün birbirleriyle,  suyla, havayla ve toprakla binlerce yıllık adaptasyonlar sonucu oluşturdukları ahenk içindeki süreç ve döngülerden oluşur.  Bir ormanda durup etrafa bakmak bile ekosistemlerin içinde barındırdığı biyolojik çeşitliliğin ve sunulan hizmetlerin farkına varmaya yeter. Bir kuş ağaca yuva yapmış ağacın kabuğundaki böcek larvaları ile besleniyordur,  o böcekler polenleri taşıyarak bitkilerin yeniden hayat bulmasını sağlıyordur, yapraklar yere düşmüş toprak içindeki mikroorganizmalarla bitkilere besin olacak elementlere ayrışıyordur, bir ağaç havadaki karbondioksiti emerek havayı temizliyordur, ağaçlar topluluk olmuş toprağı güneşin kavurucu sıcağından koruyor, yağmurla akıp gitmesini engelliyordur ve toprak, içinden süzülen yağmur sularını temiz su kaynaklarına ulaştırıyordur. Bir çam ağacının kozalağından düşen tohumlardan çimlenmiş iki küçük çam fidesi birbirinden farklıdır. Bu farklılık hastalıklar, böcek saldırıları ve hatta yangınlar karşısında güç ve dirençtir. Bu orman binlerce yıl bu gücüyle burada kalmayı başarmıştır.

24 Mayıs 2017

3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü

Birleşmiş Milletlerin 20 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen 68’inci Genel Kurulunda yeryüzünü paylaştığımız yabani hayvan ve bitki türlerinin korunması konusunda farkındalığı artırmak amacıyla 3 Mart’ın Dünya Yaban Hayatı Günü ilan edilmesine karar verildi. Bu tarih yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaret nedeniyle yok olmasının önlenmesi konusunda çok önemli bir role sahip olan ve ülkemizin de taraf olduğu Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES)’nin 1973 yılında kabul edildiği gündür.  

Doğayla bütünleşmiş kentler

Bizler henüz yerleşip kendi yaşam alanlarımızı kurmak için faaliyetlerimize başlamadan önce, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip, canlılarla cansızlar arasında doğal döngülerin halen süre geldiği yeryüzü parçalarıdır yaşadığımız kentler aslında. Nüfus arttıkça bütünüyle insani ihtiyaçlara odaklanarak şekillenen bu doğal alanlar, üzerinde uyguladığımız baskı nedeniyle zamanla farklılaşarak kendi doğal sisteminin dışında insanın yarattığı yapay bir sisteme dönüşmektedir.

Doğa düşmanı atıklar

Doğamızı tehdit edecek kadar çok ve çeşitli atık üretiyoruz. Ürettiğimiz atıkların soluduğumuz havayı, içtiğimiz su kaynaklarını, toprakları ve denizleri kirleten en önemli etkenlerden biri olduğunun farkında olmak gerekir. Dünyamızda her yıl tonlarca plastik ve mikroplastik atık nehirlere, denizlere ve okyanuslara ulaşıyor. Sanayi ve evsel kaynaklı milyonlarca ton atık su gölleri, akarsuları ve yine denizlerimizi tehdit ediyor. Atıklarımızı bertaraf edebilmek için geniş arazileri, çöpleri depolamak veya atık su arıtma tesisleri kurmak için kullanıyoruz.

23 Mayıs 2017

Doğanın değerini anlamak

Doğa para olarak değer biçilemeyecek kadar kıymetlidir. Yeryüzünde doğal kaynaklar hızla tüketildikçe bu kaynakların sınırsız olmadığı gerçeği karşısında doğa bilimciler ve ekonomistler doğanın hizmetlerini kıymetlendirmek amacıyla birçok çalışma yapmaktadır.

Dünya Su Günü 2017: Neden Atık Su?

Dünya Su Günü her yıl 22 Mart’ta suyun önemi ve kritik su sorunları üzerine çeşitli temalarla su konusundaki bilgimizi artırmaya çalışmaktadır. Bu yıl su günün teması atık su olarak belirlenmiştir.  Bu yılki tema: Neden atık su? Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden 6.3'ün su kalitesinin yükseltilmesi, atık suyun azaltılması, arıtılması ve yeniden kullanılması hedefine destek sağlamaktadır.

21 Mayıs 2017

Yavru köpeklerde gençlik hastalığı

Kontes (önde) ve Hektor (arkada)
Özellikle yavru köpeklerde görülen gençlik hastalığı sizi de benim yaşadığım ve çok üzücü bir o kadar da meşakkatli çıkmaz bir yola sokabilir. O yüzden bu konuda tecrübelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Sadece 1 ay içersinde google'dan taratıp o kadar çok makale okudum ki google tarafından girdiğim aynı sayfaları kaç kez ziyaret ettiğim uyarıları bile beni sürekli araştırma yapmaktan ve yeni birşeyler bulabilme umudumdan alıkoyamadı.

19 Mayıs 2017

Doğal çiçeklerimiz

Yol kenarı doğal çiçekler, Ankara
Büyüyen şehirler ve ekonomik gelişmeyle birlikte pek çok inşaat ve yapım faaliyetlerimiz doğal arazilerin, verimli toprakların daralmasına ve bunların üzerinde yayılış gösteren doğal çiçeklerin geri dönüşümsüz bir şekilde yok olmasına sebep olmaktadır. Oysa ekolojik açıdan bakarsak şehirlerde sağlıklı bir yaşam sürmek, iklim değişikliğine adaptasyon sağlamak, tarlalardan verimli ürün almak, ağaçları korumak, doğal çiçekler ile onların nektar ve polenleriyle beslenen böcek dengesi ile mümkündür.