Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) girişimiyle 2015 yılı Uluslararası Toprak Yılı ilan edildi.
Toprak,
yenilenebilir olmayan ve oldukça karmaşık bir yapıya sahip doğal
kaynağımızdır. Toprak içindeki mineraller, organik materyaller,
bakteriler, mantarlar ve solucanlar gibi canlılarla yaşayan bir
sistemdir. Bilim insanları sadece Avrupa’da 10.000’den fazla farklı
toprak çeşidi belirlemiştir. Yediğimiz besinlerimizin %95’i toprağın
varlığına ve onun sağlıklı bir yapıda olmasına bağlı olarak
üretilmektedir.
Yağan
yağmur suları topraktan süzülerek temizlenir, minerallerce zenginleşir,
yeraltı su kaynaklarımızı ve içme suyu havzalarımızı besler. Sel
baskınlarının oluşmasını önler. İşlevlerini tam olarak yerine
getirebilen toprağın bir hektarında yaklaşık 3750 ton su
tutulabilmektedir.
Hayvanlar
ve bitkiler öldükten sonra toprağın sağlıklı işleyen sisteminde yaşayan
mantarlar ve bakteriler sayesinde hayata yeniden can verecek maddelere
dönüşürler. Bu dönüşüm aynı zamanda yeryüzünü salgın hastalıklardan
korur. Toprak solucanları ise organik materyali sindirerek onları besin
elementlerine dönüştürürler ve toprak yüzeyinin zenginleşmesine fayda
sağlarlar. Bazı durumlarda bir hektar toprakta beş tondan fazla yaşayan
canlı bulunabilir. Bitki kökleri toprağı gevşeterek oksijenin toprağa
nüfus etmesini sağlar ve böylece toprakta önemli ayrıştırma görevine
sahip canlıların oksijeni sağlanmış olur. Bitki kökleri aynı zamanda
toprağın erozyonla akıp gitmesini
engeller. Toprakta bu faaliyetlerin meydana geldiği yaşayan en üretken
yer toprak yüzeyidir. Sadece iki santimetrelik bir toprak yüzeyinin
oluşumu için 500 yıldan fazla bir doğal süreç gerekmektedir.
Toprak
karbon yutağı olarak iklim değişikliğinde de anahtar role sahiptir.
Dünyamızdaki topraklar atmosferden iki kat, canlılardakinden üç kat daha
fazla karbonu bünyesinde tutmaktadır. Okyanuslardan sonra en büyük
ikinci karbon rezervidir. İnsanların fosil yakıtları tüketerek atmosfere
saldığı ve iklim değişimlerine sebep olan en önemli gazlardan biri,
karbondioksitin %20’si topraklar tarafından yutulur. Toprak bozulması
iklim değişimlerine sebep olur, değişen iklimler ise daha fazla toprağın
bozulmasına. Araştırmalar, son yıllarda sürdürülebilir olmayan arazi
kullanımları ve uygulamalar nedeniyle toprağın da atmosfere karbon
salınımına neden olduğunu gösteriyor. Üstelik bu salınım sanayi
tesisleri ve ulaşımdan kaynaklanan karbon salınımlarını azaltma
çalışmalarını tehdit edecek kadar yüksek oranda bir salınım.
Toprak
yaşayan doğal bir ekosistemdir. Bu sistemi korumak için doğru arazi
planlaması ve doğru tarım uygulamaları yapmak gerekir. Topraklarımızın
gerçek değerinin farkında olmadan üzerini betonla kaplıyoruz, yanlış
arazi ve tarım uygulamaları ile heba ediyoruz. Binlerce yılla oluşan bu
denli değerli bir kaynağı betonla örtmemek, doğal yapısını bozmamak ve
kirletmemek için toprağın önemini bilmek ve sürdürülebilir doğru arazi
kullanım planlamaları yapmak zorundayız. Çocuklarımızın ve geleceğimizin
bu topraklarda sağlıkla büyümesi ve yetişmesi için topraklarımıza
sadece kırsalda değil şehirlerde de sahip çıkmamız gerekiyor.
Uluslararası Toprak Yılı kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder