Pages - Menu

26 Mayıs 2017

İklim değişikliğine uyum

İklimlerin değişikliği konusundaki algımızın her geçen gün karşılaştığımız çevre sorunları ile birlikte arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bununla birlikte gelecekte karşımıza çıkabileceği muhtemel iklim değişikliği sorunları ile halkımızın ve doğamızın baş edebileceği eylemlerin ve önlemlerin yeterli seviyede olduğunu söylemek mümkün değil.
 

İklim değişikliğine sebep olan fosil yakıtların kullanımı, ormanların yok edilmesi, sulak alanların ve tarım topraklarının kaybedilmesi, yanlış arazi planlaması ve uygulamaları ile doğanın yaşamsal öneme sahip süreçlerinin göz ardı edildiği büyüme ve kalkınma hamleleri gelişmekte olan ülkeleri gelişmiş ülke seviyesine çıkarmayacaktır. 

Gelecekte karşı karşıya kalınabilecek aşırı doğa olaylarının yaratacağı yıkım, açlık, susuzluk ve sağlık sorunları ile mücadele iklim değişikliğine uyum konusunda başarılı stratejiler geliştiremeyen gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ve büyümelerinin önündeki en büyük engel olacaktır.  

Bu nedenle kalıcı ve adil bir büyüme için iklim değişikliği ile uyum ülkemizde bütün plan ve programlarda yerini almalı ve bu uyumun ana ekseni doğal kaynakların, biyolojik çeşitliliğin ve en önemlisi ekosistemlerin işlevsel bütünlüğünün korunması olmalıdır. 

Orman varlığımız, nehir havzalarımız, sulak alanlarımız, denizlerimiz, dağlarımız, mera ve tarım arazilerimiz, barındırdığı doğal, kültürel ve tür çeşitliliği ile korunan alanlarımız gelecekte meydana gelebilecek iklim değişikli riskleri karşısında hayat sigortamız ve başta kırsal kalkınma olmak üzere kalıcı ve gelir eşitsizliğini ortadan kaldıran bir büyüme için güvencemizdir.  

Şehirleşme ve sanayileşme hayat sigortamızı kesmeden planlanmalı, büyük projelerin ve yatırımların fizibilitesi toplumumuzun temel ihtiyaçları olan güvenilir gıdaya ulaşma, temiz suya erişim ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını korumayı garanti altına alan ekosistemlerin işlevlerinin korunmasını da kapsayacak şekilde yapılmalıdır. 

Bugün ülkemizde iklim değişikliğine uyum konusunda her bireye ve her kuruma sorumluluk düşmektedir.  Her türlü kamu ve özel sektör yatırımları ile belediye hizmetleri iklim değişikliği ile uyum konusunda ortaya çıkabilecek riskler değerlendirilerek planlanmalı ve alınması gereken tedbirler acilen uygulamaya konulmalıdır.

İklim değişikliğine uyum konusunda kendimize normalinden biraz daha farklı hatta belki de normal iklim olaylarında bile neden bu kadar yıkıma maruz kaldığımız sorusunu sormalıyız. Akdeniz’de yaşanan sel felaketleri bölgenin geçmişte hiç karşı karşıya kalmadığı miktarda yağış almasından mı kaynaklanıyor yoksa geçmişte bir sünger gibi bu güçlü yağışları tutan ve dengeleyerek toprağa veren Akdeniz bitki örtüsü Maki’nin kazınarak bu alanların betonlaşmasından mı ?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder